14 Şubat 2009 Cumartesi

Syriana / Şöyle Ortaya Karışık Bir Petrol Savaşı İster misiniz?

SYRIANA (2005)

Yönetmenliğini Stephan Gaghan’ın üstlendiği film, anlatım tarzı olarak 2001 yılında 4 dalda Oscar ödülü kazanan "Traffic" ile benzer özelliklere sahip. Zaten anılan filmin senaryosunu da yönetmenimiz yazmış ve bu özgün anlatım tarzı ile de "en iyi senaryo" ödülünü kazanmış. Bu filmde ise Stephan Gaghan karşımıza hem senarist hem de yönetmen olarak çıkıyor. Robert Baer’in "See No Evil" isimli kitabından uyarladığı senaryo ile geçtiğimiz yıl da "En iyi yardımcı oyuncu" ödülünü filmin başrol oyuncusu George Clooney ve "en iyi senaryo" ödülünü de bu film ile Stephan Gaghan kazandı.

Syrian, ülkemizde daha çok güneydoğu bölgemizde yaşayan Süryanileri tanımlamak için kullanılan bir sözcük. Syriana ise Washington ve Amerikan bilgi kuruluşlarının Ortadoğu petrol havzasını tanımlamak için kullandıkları Mezopotamya bölgesi.

Film, birbirinden bağımsız hikâyeler halinde 5 ayrı kişiyi konu alıyor. Bu noktada kim başrol oyuncusu, kim değil anlaşılmıyor zaten. Ama filmin ilerleyişinde gayet usta bir biçimde tüm konu edilen kahramanlarımız bir araya getiriliyor. Anlatım tarzı olarak "Traffic” filminin aynısı", "Paramparça aşklar ve köpekler" filminin benzeri ve 5 sezondur devam eden "24" dizisinin de dar kapsamlısı.

Benim temel karakter olduğunu düşündüğüm CIA ajanı Bob Barnes (George Clooney) , emekliliği yaklaşmış bir ajandır. Ortadoğu’da yaşayan çok güzel Arapça ve Farsça konuşan Bob Barnes, kendisine verilen son bir görevi de kabul etmiştir. Görev, körfezde bir emirin oğlunu kaçırmak ve ortadan kaldırmaktır. Sebep ise, emirin büyük oğlunun Kazakistan’da Amerikan şirketlerini saf dışı bırakarak Çinliler ile anlaşmasıdır. Bu olay enerji piyasasında dengeleri sarsmış ve Emirin büyük oğlunu gizli servisler ve devlet gibi çalışan dev bütçeli şirketler nezdinde hedef haline getirmiştir.

Amerika’da faaliyet gösteren küçük bir şirket ise Kazak petrollerinden bir pay elde etmiş ve başka büyük bir şirket ile birleşmiştir. Bu şirket de Adalet bakanlığı tarafından gözlem altındadır. Şirket birleşmesi ile ilgili olarak incelenmektedir. Avukat Bennet Holiday (Jeffrey Wright) ise bakanlığa karşı şirketin savunmasını üstlenmiş ve açıkları önceden tespit edip önlem almak için çalışmaktadır.

Bryan Woodman (Matt Damon) ise Cenevre’de yaşayan ve Finansal danışmanlık şirketinde çalışan bir televizyon yorumcusu ve şirket ortağıdır. Ailesi ile Emirin verdiği bir davete katılan Bryan’ın oğlu bir sonucu ölür. Oğlunun ölümü sonrası Şeyhin oğlu ile görüşen Bryan şeyhin oğlunu görüşleriyle etkiler ve iş teklifi alır.

Wasim (Oğul) ile Selim Ahmed Han (Baba) ise körfez bölgesinde çalışan Pakistanlı işçilerdir. Körfez bölgesinde azalan petrol rezervleri sonrası işsiz kalmışlar ve sınır dışı edilmek durumuyla yüz yüzelerdir. İçinde bulundukları şartlar emperyalist güçlere karşı savaşan radikaller için müthiş bir fırsattır.

Ana kahramanlarımız işte bu kişiler. Senaryo birbirleriyle ilgisi yokmuş gibi görünen bu kişileri ustaca bir araya getiriyor. Her bir karakterin ailelerini tek tek ele alıyor. Hiç te sıkıcı olmayan bir biçimde, abartıya, aşırılıklara yer vermeden anlatıyor. Sinema sanatında hani bazen film izlerken "hadi canım" dersiniz ya, bu cümleyi izleyiciye hiç söyletmiyor. İğneyi de, çuvaldızı da her önüne gelene batırıyor.

İntihar bombacılarının oluşum sürecini, Arap petrollerinin paylaşımını, dünyadaki enerji için ülkeler arasında verilen mücadeleleri, filme konu olan kahramanların aileleri ile olan ilişkileri, şirketlerin var olma mücadelelerini ve entrikalarını, üstün teknolojiye sahip devletlerin ellerindeki imkânları ne şekilde kullandıklarını, hangi amaca hizmet ettiklerini "parmağım kör gözüne" şeklinde apaçık bir biçimde ortaya koyuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder